Oruç tarihi nedir? Diğer dinlerde oruç var mıdır?

Oruç tarihi nedir? Diğer dinlerde oruç var mıdır?

Oruç, pek çok kişi tarafından merak edilen bir ibadettir. Müslümanlar, oruç tarihi nedir? Diğer dinlerde oruç var mıdır? sorularını araştırmaktadır.

Oruç tutmak insanlık tarihi kadar eski olan bir ibadettir. Oruç tutmanın farz olduğu Müslümanlara kutsal kitapta bildirilirken pek çok kişi orucun tarihini merak etmektedir. İlk insandan beri olan oruç tutmanın faydaları, zararları ve tarihi merak edilirken ayrıntılar kutsal kitaplarda yer almaktadır.

Allah her topluma peygamber göndermiştir ve gönderilen her peygamber ile oruç tutmak farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de oruç tutmak ile ilgili diğer toplumlara da farz olduğu belirtilmiş ve Allahın emir ve yasaklarından birisi olduğu belirtilmiştir. Tüm dinlerde olan oruç tutmak ilahi dinler olan Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlıkta bulunurken aynı zamanda Brahmanizm, Hinduizm ve Budizm’de de bulunmaktadır. Budizm dininin kurucusu olan Buda’ya göre oruç tutmak nefsi kontrol altına alınmak için yapılması gereken bir eylemken Brahmanizm’de mahalli aylar olan 11 ve 12. Aylarda oruç tutulmaktadır.

Tevrat’ta bazı günlerde oruç tutulması gerektiği emredilirken Yom Kippur adı verilen ‘kefaret orucu’ farz kılınmıştır. Hristiyanlığın Katolik kolunda ise 2 tip oruç bulunmaktadır. Bunlar şükran ve kilise oruçlarıdır.

Hristiyanlık inanışında genel olarak haftanın 3 günü oruç tutulmaktadır. Bunlar Çarşamba, Cuma ve Cumartesidir. Hristiyanlık inanışında bu 3 günde tövbeler kabul edilmektedir. esSünen eserinde İbrahim peygamberin her ayın 3 günü oruç tuttuğu belirtilmektedir. Aynı zamanda Tevrat’ta Hz. Musa peygamberin Tur dağında 40 gün kaldığı ve 40 gün boyunca oruç tuttuğu ifade edilmektedir.

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Medine’ye geldiğinde Yahudilerin aşure orucu tuttuklarını görür ve neden oruç tuttuklarını sorar. Onlar, ‘Bugün önemli bir gündür. Allah, İsrailoğullarını bugün düşmanlarının kurtarmıştır. Hz. Musa’da bu orucu tutardı’ derler.

Peygamber efendimiz Ramazan ayında tutulması gereken oruç farz olmadan önce kameri aylarının 13, 14 ve 15. Günlerinde oruç tutardı. Ramazan orucu hicretten 1,5 yıl sonra, Bedir Savaşı öncesinde Bakara suresinin 183. Ayeti ile farz kılındı. Ayette; ‘Ey müminler! (Kötülüklerden ve haramlardan) ko­runmanız için oruç tutmak, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.’

Sure ile birlikte her yılın belirli döneminde oruç tutulmasının farz olduğu inanlara aktarıldı. Bakara suresinde ayrıca; ‘(Oruç), sayılı günler(dedir). Sizden kim hasta ya da yolcu olur (da orucunu tutamazsa daha sonra) tutamadı­ğı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. (Yaşlılık veya tedavi edilemeyen bir hastalık nedeniyle) oruca zorlukla güç yetirenler, bir yoksul doyumu fidye verirler. Bununla birlikte kim bir hayır yaparsa (daha fazla fakiri doyurursa) bu, kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.’ (Bakara, 2/184)

‘O Ramazan ayı ki; insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apa­çık delilleri olarak Kur’ân onda indirildi. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.’ Denildi.

Ayette oruç ile ilgili detaylar verilirken orucun neden ve nasıl tutulacağı da peygamberimiz aracılığı ile tüm inananlara aktarıldı. Aynı zamanda oruç tutamayacak kişiler içinde bilgilendirmeler yapıldı. Buna göre; ‘Oruca zor güç yetirenler, bir yoksul doyumu fidye verirler’ (Bakara, 2/184) ayeti ile oruç tutamayacakların neler yapması gerektiği inanlara buyuruldu.

Ayrıca surede oruçken yapılması ve yapılmaması gerekenler de aktarılırken, konu ile ilgili; ‘Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendilerinize ihanet ettiğinizi bildi, tövbenizi kabul edip sizi affetti.

Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı, gecenin karanlığından ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye ayetlerini insanlara böyle açıklar.’ Buyurulmuştur.

Oruç tutmak İslam’ın beş temel şartından birisi sayılırken ‘İslâm, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O’na ibadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Kâbe’yi ziyaret etmen ve Ramazan orucu tutmandır’ denilmiştir.

Peygamber efendimizde Bakara suresi sonrasında hadislerinde orucun farz olduğunu ve tüm Müslümanlar için gerekli olduğunu dile getirerek; ‘İslâm, beş şey üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahadet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, haccetmek­ ve Ramazan orucu tutmak.’ Demiştir.

Oruç tutmak tüm dinlerde bulunan ve farz kabul edilen bir ibadettir.